Kur'an Mealleri

5446|72|1|قُلْ أُوحِىَ إِلَىَّ أَنَّهُ ٱسْتَمَعَ نَفَرٌ مِّنَ ٱلْجِنِّ فَقَالُوٓا۟ إِنَّا سَمِعْنَا قُرْءَانًا عَجَبًا
72:1. Kul ûhıye ileyye ennehustemea neferun minel cinni fe kâlû innâ semi’nâ kur’ânen acebâ(aceben).

72:1. De ki: “Bana, cinlerden1 bir topluluğun dinledikten sonra gidip; biz gerçekten hayranlık uyandıran bir kur’an2 dinledik, dedikleri, vahyolundu.”

1- Yabancılardan. Gördüğümüz- görmediğimiz, bilinen-bilinmeyen, tanınan-tanınmayan, yerli-yabancı, gelmiş geçmiş kim varsa. Kur’an cinn kavramını daha çok bilinmeyen, tanınmayan yani yabancı olan, yabancı yerlerden olan kimseler ve halklar için kullanmaktadır. (46:29) Cinn, Can kelimesinin çoğuludur. “Gözükmez ontolojik varlık ve güç. Cin, duyulardan saklanmak demektir. Cin, kökü mastar olarak, “örtmek, görünmez hale getirmek” demektir. İnsanın yaşam kaynağı görünmediği için ona da “can” denmektedir. Cinnet, mecnun, cennet, cenin sözcükleri bu köktendir. Aklın örtülmesine cinnet; ağaçlarla, yeşilliklerle örtülmüş toprak parçasına cennet; rahmin örtüğüne cenin; akıl hastası olana (aklı örtülmüş olduğu için) mecnun denemesi, bunların örtünerek görünmez hale gelmiş olmalarındandır. Kur’an, Cahiliye’nin cinn algısını sapkınlık olarak nitelemektedir ve Cahiliye’nin cinlere atfettikleri nitelikleri reddetmektedir. Kur’an’a göre; cinlerin, üstün varlıklar ve üstün güçlere sahip olduğu inancı Cahiliye inancıdır. Müşriklerin; Nebi’ye kâhin, şair, mecnun lakabı takmaları, onların cinn ile ilgili inançlarının bir sonucudur. 2- Hitap, söylev, kelam.


72:1. Say: (It) was inspired/transmitted to me that it is a group (3 - 72:1.0) from the Jinn heard/ listened, so they said: ’We (E) heard/listened (to) an astonishing/amazing/marvelous Koran .’"