Kur'an Mealleri

1055|7|101|تِلْكَ ٱلْقُرَىٰ نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ أَنۢبَآئِهَا وَلَقَدْ جَآءَتْهُمْ رُسُلُهُم بِٱلْبَيِّنَٰتِ فَمَا كَانُوا۟ لِيُؤْمِنُوا۟ بِمَا كَذَّبُوا۟ مِن قَبْلُ كَذَٰلِكَ يَطْبَعُ ٱللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِ ٱلْكَٰفِرِينَ
7:101. Tilkel kurâ nakussu aleyke min enbâihâ ve lekad câethum rusuluhum bil beyyinâti fe mâ kânû liyu’minû bi mâ kezzebû min kablu kezâlike yatbaullâhu alâ kulûbil kâfirîn (kâfirîne).

7:101. İşte o beldeler ki sana bazı haberlerini anlatıyoruz. Resulleri onlara beyyinat1 getirmişlerdi. Ancak onlar, daha önce yalanlamış oldukları şeye inanmak istemediler. Allah Kâfirlerin2 kalplerini işte böyle mühürler.3

1- Kanıt içeren; açıklayıcı, açığa çıkarıcı bilgi. 2- Kâfir: İnançsız, inanmayan, gerçeğin üzerini örten, gerçeği kabul etmeyen, nankör. Allah’ı ve vahyi reddeden. Küfr, İman’ın karşıtıdır. 3- Mühürleme, sebep değil sonuçtur. Helaki gerektirecek kadar azgınlaşmanın, zulmetmenin, büyüklük taslamanın sonucudur.


7:101. Those are the villages’/urban cities’, We narrate/inform on (to) you from its information/news, and their messengers had come to them with the evidences, so they were not to believe with what they denied/falsified from before, as/like that God stamps/covers/seals on the disbelievers’ hearts/minds .