Kur'an Mealleri

779|5|110|إِذْ قَالَ ٱللَّهُ يَٰعِيسَى ٱبْنَ مَرْيَمَ ٱذْكُرْ نِعْمَتِى عَلَيْكَ وَعَلَىٰ وَٰلِدَتِكَ إِذْ أَيَّدتُّكَ بِرُوحِ ٱلْقُدُسِ تُكَلِّمُ ٱلنَّاسَ فِى ٱلْمَهْدِ وَكَهْلًا وَإِذْ عَلَّمْتُكَ ٱلْكِتَٰبَ وَٱلْحِكْمَةَ وَٱلتَّوْرَىٰةَ وَٱلْإِنجِيلَ وَإِذْ تَخْلُقُ مِنَ ٱلطِّينِ كَهَيْـَٔةِ ٱلطَّيْرِ بِإِذْنِى فَتَنفُخُ فِيهَا فَتَكُونُ طَيْرًۢا بِإِذْنِى وَتُبْرِئُ ٱلْأَكْمَهَ وَٱلْأَبْرَصَ بِإِذْنِى وَإِذْ تُخْرِجُ ٱلْمَوْتَىٰ بِإِذْنِى وَإِذْ كَفَفْتُ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ عَنكَ إِذْ جِئْتَهُم بِٱلْبَيِّنَٰتِ فَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ مِنْهُمْ إِنْ هَٰذَآ إِلَّا سِحْرٌ مُّبِينٌ
5:110. İz kâlellâhu yâ îsebne meryemezkur ni’metî aleyke ve alâ vâlidetike iz eyyedtuke bi rûhil kudusi tukellimun nâse fîl mehdi ve kehl(kehlen), ve iz allemtukel kitâbe vel hikmete vet tevrâte vel incîl(incîle), ve iz tahluku minet tîni ke hey’etit tayri bi iznî fe tenfuhu fîhâ fe tekûnu tayran bi iznî ve tubriul ekmehe vel ebrasa bi iznî, ve iz tuhricul mevtâ bi iznî, ve iz kefeftu benî isrâîle anke iz ci’tehum bil beyyinâti fe kâlellezîne keferû minhum in hâzâ illâ sihrun mubîn(mubînun).

5:110. Allah, “Ey Meryem oğlu İsa! Senin ve annenin üzerinde olan nimetimi hatırla.” Hani seni Kudus’un Rûhu1 ile desteklemiştim, insanlarla beşikte2 ve yetişkinlikte konuşuyordun. Ve hani sana Kitap’ı, Hikmet’i, Tevrat’ı ve İncil’i öğrettim. Ve hani Ben’im iznimle3 çamurdan kuş şeklinde bir şey tasarlıyordun ve ona üflüyordun, Ben’im iznimle hemen kuş oluyordu; kör olarak doğanı ve abrası4 Ben’im iznimle iyileştiriyordun. Hani Ben’im iznimle ölüleri5 çıkarıyordun. Hani İsrailoğulları’nı senden uzaklaştırdım. Hani onlara apaçık beyyinelerle6 geldiğinde, onlardan Kâfir olanlar, “Bu apaçık bir sihirden başka bir şey değildir.” dediler.

1- Ruhu’l Kudus, “Ruh” ve “Kudus” sözcüklerinden oluşan belirtili isim tamlamasıdır; “Kudusun Ruhu” demektir. Sıfat tamlaması olarak, “Kutsal Ruh” diye anlam verilmesi doğru değildir. Kur’an’da dört yerde geçmektedir. Ruhu’l Kudus” tamlaması, “Allah’ın ruhu, Allah’ın vahyi, Allah’tan gelen bilgi anlamına gelmektedir. Ruh sözcüğü; Kur’an’da, sözcük anlamı olan, “can”, “vücuda hayat veren cevher” anlamının yanı sıra, “insanı ve toplumları yaşamlarında diri, sağlıklı kılan vahiy” anlamında da kullanılmaktadır. Kur’an’da geçen Ruhu’l-Kudus ifadeleri, “Vahiy, Allah’tan gelen temiz, sağlam bilgiler” demektir.” Ruhu’l Kudus ifadelerinin geçtiği ayetler: 2:87,253; 5:110; 16:102; 2- Hz. İsa’nın beşikte konuşması gerçektir. Bunu başka türlü açıklamak ayete açıkça muhalefettir. 19: 21. ayette de denildiği gibi bu olay bir mucizedir. Hz. İsa’nın beşikte iken konuştuğunu hiçbir yoruma gerek kalmayacak açıklıkta başka ayetler de bildirmektedir: 3:46: “O, beşikte de yetişkinliğinde de insanlarla konuşacak. O, salihlerden olacaktır.” Ve 19:29, 30, 31. ayetler. 3- “Allah’ın izni ile”, terkibi, “Allah’ın belirlediği ilke ve kurallara göre,” Allah’ın bilgisine göre ve bilgisi gereği anlamlarına gelmektedir. 4- Alacalıyı. 5- Dirilterek çıkarıyordun. 6- Kanıt içeren açıklayıcı, açığa çıkarıcı bilgi.


5:110. when God said: "You Jesus Mary’s son, remember My blessing on you and on your mother, when I supported you with the Holy/Sanctimonious Soul/Spirit, you speak/converse (to) the people in the crib/cradle and aged77approximately between thirty to fifty years , and when I taught/instructed/informed you The Book , and the wisdom , and the Torah/Old Testament, and the New Testament/Bible , and when you create as a shape/form (of) the bird/birds with My permission, so you blow in it, so it will be flying/birds, with My permission, and you cure and heal the blind/born blind, and the leper with My permission, and when you bring out the deads with My permission, and when I prevented/stopped Israel’s sons and daughters from you, when you came to them with the evidences, so those who disbelieved from them said: "That that (is) except clear/evident magic/sorcery."