Kur'an Mealleri

568|4|75|وَمَا لَكُمْ لَا تُقَٰتِلُونَ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ وَٱلْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ ٱلرِّجَالِ وَٱلنِّسَآءِ وَٱلْوِلْدَٰنِ ٱلَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَآ أَخْرِجْنَا مِنْ هَٰذِهِ ٱلْقَرْيَةِ ٱلظَّالِمِ أَهْلُهَا وَٱجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ وَلِيًّا وَٱجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ نَصِيرًا
4:75. Ve mâ lekum lâ tukâtilûne fî sebîlillâhi vel mustad’afîne miner ricâli ven nisâi vel vildânillezîne yekûlûne rabbenâ ahricnâ min hâzihil karyetiz zâlimi ehluhâ, vec’al lenâ min ledunke veliyyâ(veliyyen), vec’al lenâ min ledunke nasîrâ(nasîran).

4:75. Size ne oluyor da Allah yolunda ve: “Ey Rabb’imiz! Bizi halkı zalim olan bu beldeden çıkar, katından bize bir veli1 ver, bize katından yardım edecek kimseler ver” diyen mustaz’af2 erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşmıyorsunuz?

1- Koruyucu, yardımcı, gözeten, destekleyici, yandaş. Kur’an’da yer alan “Veli” ve velinin çoğulu olan “evliya” sözcüklerine dost, dostlar olarak anlam verilmesi doğru değildir. Bu sözcükler, etik anlamdaki dostluğu değil; siyasi bağlamda yönetmeyi, korumayı, gözetilmeyi ifade etmektedir. Kur’an, “dost” için halil sözcüğünü kullanmaktadır. (Örneğin: 2:254; 4:125; 17:73; 25:28) 2- Güçsüz bırakılmışlar, ezilmişler, kimsesizler, çaresizler, küçümsenenler.


4:75. And for what (why) do you not fight/kill in God’s sake? And the weakened from the men and the women, and the children/newborns, those who say: "Our Lord, bring us out from this the village/urban city, the unjust/oppressive (to) its people, and make for us from at You a guardian/victorior/ally , and make for us from at You a savior/supporter."