Kur'an Mealleri

655|4|162|لَّٰكِنِ ٱلرَّٰسِخُونَ فِى ٱلْعِلْمِ مِنْهُمْ وَٱلْمُؤْمِنُونَ يُؤْمِنُونَ بِمَآ أُنزِلَ إِلَيْكَ وَمَآ أُنزِلَ مِن قَبْلِكَ وَٱلْمُقِيمِينَ ٱلصَّلَوٰةَ وَٱلْمُؤْتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَٱلْمُؤْمِنُونَ بِٱللَّهِ وَٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِ أُو۟لَٰٓئِكَ سَنُؤْتِيهِمْ أَجْرًا عَظِيمًا
4:162. Lâkinir râsihûne fîl ilmi minhum vel mu’minûne yu’minûne bi mâ unzile ileyke ve mâ unzile min kablike vel mukîmînes salâte vel mu’tûnez zekâte vel mu’minûne billâhi vel yevmil âhir(âhiri). Ulâike se nu’tîhim ecran azîmâ(azîmen).

4:162. Ancak, onlardan ilimde derinleşmiş1 olanlar ve Mü’minler, sana ve senden önce indirilene inanırlar. Salâtı ikame edenler, zekâtı yapanlar2, Allah’a ve Ahiret Günü’ne iman edenler; işte onlara büyük bir ödül vereceğiz.

1- Gerçeği idrak etmiş olanlar. Gerçeğin vahiy olduğuna inananlar. Kur’an’da yer alan ilim ve âlim sözcükleri; Allah’ın, nasıl bir Allah olduğunu; yüceliğini, üstünlüğünü ve gücünü idrak etmek, ayırdına varmak; kesin, doğru ve gerçek bilgi kaynağının vahiy olduğuna inanmak, tevhidi bilince sahip olmak; gerçeği görmenin, bilmenin ve kavramanın bilincinde olmak demektir. Bu nedenle, Kur’an’da yer alan her âlim sözcüğüne “bilgin”, ilim sözcüğüne de “bilgi” anlamı vermek kesinlikle doğru değildir. 2- Bkz: 2:43 Nolu ayetin dipnotu.


4:162. But the affirmed in the knowledge from them, and the believers, they believe with what was descended to you, and what was descended from before you, and the keeping up (of) the prayers, and the giving the charity , and the believing with God, and the Day the Last/Resurrection Day, those, We will give/bring them a great reward .