Kur'an Mealleri

3994|38|26|يَٰدَاوُۥدُ إِنَّا جَعَلْنَٰكَ خَلِيفَةً فِى ٱلْأَرْضِ فَٱحْكُم بَيْنَ ٱلنَّاسِ بِٱلْحَقِّ وَلَا تَتَّبِعِ ٱلْهَوَىٰ فَيُضِلَّكَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ إِنَّ ٱلَّذِينَ يَضِلُّونَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌۢ بِمَا نَسُوا۟ يَوْمَ ٱلْحِسَابِ
38:26. Yâ dâvûdu innâ cealnâke halîfeten fîl ardı fahkum beynen nâsi bil hakkı ve lâ tettebiil hevâ fe yudılleke an sebîlillâh(sebîlillâhi), innellezîne yadıllûne an sebîlillâhi lehum azâbun şedîdun bi mâ nesû yevmel hisâb(hisâbi).

38:26. Ey Dâvud! Biz seni yeryüzünde bir halife1 yaptık. İnsanlar arasında Hakk ile hükmet. Hevaya2 uyma. Aksi halde heva seni Allah’ın yolundan saptırır. Allah’ın yolundan sapanlar, hesap gününü göz ardı etmiş olduklarından, kendileri için çok şiddetli bir azap vardır.

1- Kur’an, bu sözcüğü, irade ve akıl verilerek yeryüzünü düzenleyen, yönlendiren, yeryüzünün yöneticisi ve onarıcısı anlamında veya sizden öncekilerin yerine geçiren ardıl anlamında kullanmaktadır. Terim olarak birinin yerine geçmek; vekâlet etmek, vekil ve naip olarak "Allah’ın yeryüzündeki temsilciliği, vekilliği" olarak anlaşılması vehalîfenin de, "Allah’ın yeryüzündeki temsilcisi, vekili" sayılması şeklinde siyasal bir anlam kazanan halife sözcüğünün Kur’an’da yer alan Halife sözcüğü ile bir ilgisi yoktur. 2-Tutku, kuruntu, bencil ve çıkarcı istekler, geçici tatminler. Sahip olunan imkânları imtiyaza dönüştürmek.


38:26. You David, that We made/put you (as) a caliph/leader in the land/Earth , so judge/rule between the people with the truth/just , and do not follow the self attraction for desire , so it misguides you from God’s way/path , that those who misguide from God’s way/path, for them (is) a strong (severe) torture because (of) what they forgot the Account Day/Resurrection Day.