Kur'an Mealleri

276|2|269|يُؤْتِى ٱلْحِكْمَةَ مَن يَشَآءُ وَمَن يُؤْتَ ٱلْحِكْمَةَ فَقَدْ أُوتِىَ خَيْرًا كَثِيرًا وَمَا يَذَّكَّرُ إِلَّآ أُو۟لُوا۟ ٱلْأَلْبَٰبِ
2:269. Yu’til hikmete men yeşâu, ve men yu’tel hikmete fe kad ûtiye hayran kesîrâ(kesîren), ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).

2:269. O hikmeti1 dilediğine2 verir. Kime hikmet verilmişse ona pek büyük bir hayır verilmiş demektir. Bunu ancak sağlıklı düşünen akıl sahipleri anlar.

1- Yanlışa, sapkınlığa engel olma bilgisi, bilgeliği. Sağlıklı düşünme, gerçeği kavrama, doğru hüküm verme yetisi. 2. Literal olarak dilediğine: Dilediğini demek; hak edeni, doğru yolu bulma çabasında olanı anlamındadır. Allah, sapkınlığı gerektiren şeyleri yapanı saptırır; doğru yola iletilmeyi gerektiren şeyleri yapanı da doğru yola iletir, demektir. Ayetteki “Şâe” sözcüğü, “dilediğini” anlamının yanı sıra, “şey edeni”, “gayret göstereni”, “bir şey yapmak isteyeni” anlamına da gelmektedir.


2:269. He gives the wisdom (to) whom He wills/wants, and who is given the wisdom, so he had been given much goodness/wealth, and none mentions/remembers except (those) of the pure minds/hearts .